Wim Wenders
Yeni Alman Sineması'nın önemli yönetmenlerinden olan Wim Wenders, yönetmenliği kadar senaristiliği ve çektiği belgeseller ile tanınmıştır.
Wim Wenders, 14 Ağustos 1954'te, II. Dünya Savaşı'nın hemen sonunda Almanya'nın Düsseldorf şehrinde dünyaya geldi. Genç Wenders'ın hayatı ağırlık olarak Amerikan ve İngiliz kültürünün etkisinde geçti. Çocukluk ve gençlik yılları boyunca pinball makineleri, Amerikan çizgi romanları ve rock and roll büyük yer tuttu. Oberhausen'de yer alan liseden mezun olduktan sonra Freiburg ve Düsseldorf'da 1 yıl süre ile tıp, ardından yine bir yıl felsefe eğitimi aldı. Kısa bir süre sonra okulu bırakarak 1966 yılının Ekim ayında ressam olmak için Paris'e gitti. Ancak giriş sınavlarını geçemediği için Amerikalı ressam Johnny Friedlander'ın atölyesinde çalışmaya başladı. Wenders'ın sinemaya olan ilgisi bu dönemde başladı.
Wim Wenders, 1967 yılında Paris'ten ayrılarak Almanya'ya döndü. Münih'te Film ve Televizyon Akademisi'ne başladı. Kariyerine film eleştirisi yazmanla devam eden Wenders, bu dönemde kısa filmler de çekti. 1970 yılında bu okuldan mezun olduktan sonra bir arkadaşı ile birlikte "Filmverlag Der Autoren" adlı prodüksiyon şirketini kurdu. Aynı dönem ilk uzun metrajlı filmi "Summer in The City" adlı filmi çekti. 1973 yılında Nathaniel Hawthorne'dan uyarladığı "The Scarlett Letter", Wenders'ın ilk önemli başarısı oldu ve yönetmeni Almanya dışında da tanıttı. Bu filmin hemen arkasından 1974 yılında çektiği "Alice in The City" adlı film ile yerini sağlamlaştırdı.
Amerikan kültürüne ve sinemasına düşkün olan Wenders, 1977 yılında "The Amerikan Friend" filmi ile Dennis Hopper ve Nicholas Ray gibi kişilerle çalışma fırsatı buldu. Aynı zamanda İngilizce yaptığı ilk film bu oldu. 1984 yılında yol filmleri arasında bir klasik olan "Paris, Texas" adlı filmi ile büyük bir dönüş yaptı. Wenders, 1991 yılında "Until the End of the World" ile başka bir yol filmini çekmeye soyundu ve tüm dünyada aylar boyu süren bir çekim serüveninin ardından bu filmi tamamladı. William Hurt'ün başrolde oynadığı bu yapımda,1987 yılında çektiği "Der Himmel nber Berlin"in devamı niteliğinde olan "Faraway So Close" izledi.
1995 yılına gelindiğinde hocası olark tabiri ettiği Michalengelo Antonionni'nin "Behind The Clouds" adlı filminde ünlü ustaya yardım etti. 1998 yılında Brad Silberling'in yönetmenliğini yaptığı "City of Angels" adlı filmin senaryosunu yazmasından bir sene sonra 1999 yılında ise belgesel niteliğinde olan "Buena Vista Social Club" adlı yapımı gerçekleştirdi. Ardından 2000 yılında senaryosunu U2 grubunun solisti Bono'yla beraber yazdığı ve başrollerinde Mel Gibson ve Milla Jovovich gibi isimlerin yer aldığı "The Millon Dollar Hotel" adlı filmin yönetmenliğini yaptı.
2003 yılına gelindiğinde yine belgesel niteliği taşıyan "Blues: The Soul of a Man" adlı çalışmasında Lou Reed, Nick Cave, Eagle-Eye Cherry ve T-Bon Burnett gibi sanatçılarla röportajlar yaptı. Yapımcılığını Martin Scorsese'nin yaptığı bu çalışmanın diğer 6 bölümünü ise Mike Figgis, Charles Burnett, Clint Eastwood, Marc Levin ve Richard Pearce gibi isimler yönetti.
Bu çalışmanın arkasından 2004 yılında 11 Eylül sonrası Amerika'yı anlatan "Land of Plenty" adlı filmi yönetti. Ertesi yıl ise müziklerini T-Bone Burnett'in yaptığı, senaryosu da kendine ait olan "Don't Come Knocking" adlı filmi çekti. Bu filmde de Amerikan kültürünün çarpık ve yıpratıcı yanları, yalnızlık gibi temalar ön plandaydı.
Wenders, 2007 yılında 33 yönetmen ile sinema hakkında yapılan röportajların da yer aldığı "Chacun son cinéma ou Ce petit coup au coeur quand la lumière s'éteint et que le film commence" adlı çalışmada da yer aldı.
1986 kuşağının özgürlük, toplumsal eleştiri gibi yanlarını filmlerine yansıtmış olan Wim Wenders, Yeni Alman Sineması'nın en önemli isimlerinden biri oldu. Öğrencilik yıllarında kendi belirttiği gibi büyük bütçeli filmlerdense B-türü ve düşük bütçeli filmleri seven bir yönetmen oldu. Avrupa kökenli olmasına karşın filmlerinde Amerikan tarzı oldukça belirgin olan Wenders, görsel anlamda ise Antonioni'den ve yeni dalgadan etkilenmiştir. Bunda beraber çalıştığı görüntü yönetmeni Robby Müller'in de etkisi oldukça fazladır.
1982'de Venedik Film Festivali'nde Stand der Dinge ile kazandığı Altın Arslan, 1984'de Cannes'da Paris, Texas ile kazandığı Altın Palmiye ve 1987'de yine Cannes'da Arzunun Kanatları (Der Himmel über Berlin) ile aldığı en iyi yönetmen ödülü kazandığı önemli ödüllerden bazılarıdır. Wenders'a 1989'de Sorbonne'da ve 2005'de Université Catholique de Louvain, Belçika'da onursal doktora almıştır.
0 Yorum:
Yorum Gönder