Yanıklar

Sıcak bir şeyin veya yakıcı bir maddenin etkisiyle vücudun herhangi biryerinde meydana gelen hücre ve doku bozulmasına yanık denir. Kimyevi maddeler, kuru ısı, elektrik, alev, radyasyon ve benzeri fiziki tesirler sebebiyle meydana gelen doku hasarı. İleri memleketlerde her geçen gün yanık yaralanmalarında bir artma dikkati çekmektedir. Yanık; vücutta sistemik (genel) bozukluklar meydana getirmesi, hastaya olan aşırı hasarı ve meydana gelen psikolojik yönlerinin yanında aileye yüklediği masrafla büyük bir felaket olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalp hastalığı ve kanser gibi hastalıklara nispetle ölüm sayısı düşük olmakla birlikte, yanıklı hastalarda kaybolan iş gücü süresi daha fazladır. Bunda yanıkların genç yaşlarda daha fazla görülmesinin de rolü vardır.

Ülkemizde elektrik yanıkları oldukça sık görülür. Sıcak su yanıklarında ölüm, alev yanıklarından daha azdır. Küçük çocuklarda çok defa sıcak su ile haşlanma şeklinde yanıklar meydana gelmektedir. 3-14 yaşları arasındaki çocuklarda ise daha çok alev ve elektrikle olan yanıklara rastlanmaktadır. 15-60 yaşları arasındaki kimselerde iş kazaları sonucunda yanıklar olmaktadır.

45°C’lik bir ısı enerjisiyle olan yanıklar kolayca düzelirler. Bunun üstündeki enerjiler vücuttaki proteinlerin parçalanmasına, doku ölümlerine yol açarlar. Eğer yanık sathi ve küçük bir alanda ise kendiliğinden şifa bulur. Fakat bütün vücut sathının % 25-30’unu kaplayan bir yanık sözkonusu ise yaralının genel durumu bozulabilir, hatta hayatı tehlikeye girebilir. Bütün deri tabakalarını tutan yanıklarda ise enfeksiyon tehlikesi artmakta ve ayrıca nedbeleşmelere sebep olmaktadır. Bu gibi geniş ve derin yanıkların tedavisi, özel yanık merkezlerinde yapılabilir.

Elektrik yanıklarında meydana gelen harabiyetin şiddetini çeşitli faktörler etkilemektedir. Vücut dokularının elektrik akımına karşı dirençleri çok farklılık gösterir. İletkenlik, doku, su muhtevası ile orantılıdır. Cildin direnci nemle azalır. Bu nem, hafif bir hasarla atlatılabilecek bir hadiseyi, öldürücü bir şoka çevirebilir. Temas esnasındaki topraklama da önemlidir, geçen akım miktarını azaltır. Temasın süresi de önemlidir.

Şiddetli bir akımla temas sonucunda vücûdun dışında 10.000°C’a kadar yüksek sıcaklıklar meydana gelebilir, cilt ve altındaki dokularda yaygın kömürleşme ve yanıklara sebep olabilir. Bu tip yanıklar çok defa üstteki elbiseleri veya yakındaki eşyaları tutuşturarak alev yanıklarıyla sonuçlanırlar. Ayrıca dokuların elektrikle direkt ısınması sonucunda meydana gelen hasarlar vardır. Akımdan meydana gelen enerji cildi geçerken, cilde girdiği ve çıktığı noktalarda, geçtiği çizgili kas ve kan damarlarında doku ölümüne sebep olur. Damar kasları çoğu kere vücut sathından derinlerde pıhtılaşmalara yol açar. Bu durum bir elektrik yanığında ilk bakışta görülenden daha fazla doku yıkımının meydana gelişini izah etmektedir.

Yanan bölgedeki damarların geçirgenliği bozulur ve sıvı kaybı başlar. İlk 8 saatte sıvı kaçağı fazla olur, 48 saatte kayıp azalır. Yanık büyükse sıvı kaybı hastayı şoka sokabilir. Serumdaki proteinler de damar dışına kaçar ve kanda protein azalır. Sıcağa hassas olan alyuvarlar parçalanır, anemi (kansızlık) meydana gelir.

İleri devrede yanık bölgesinde bakteriler üremeye başlar. Yanıkta mevcut olan ölü dokular hastalık yapıcı mikroplar için çok iyi bir beslenme vasatıdır. Yanıklarda, geç devrede mikropların vücuda yayılması en sık ölüm sebebidir.

Yeni meydana gelen bir yanık yaralanmasında hastalığın seyri; yanığın derinliği, genişliği ve hastanın yaşına bağlıdır. Hastanın durumunu başlangıçta tespit etmek çok zordur. Ölüm oranı ilerliyen yaşla birlikte artar. Eskiden vücut sathının % 30’u yanık olan kimselerden çok azı kurtulup yaşayabilirdi. Bugün modern tedavi metodları ile % 50-60’ı yanık olan kimseler bile hayatta kalabilmektedirler. Fakat yine de vücut sathının % 40’ı yanmış olan kimselerde dikkatli olmak gerekmektedir.

Yanığın genişliğinin tayin edilmesi: Dokuzlar kaidesi, erişkinlerde yanık yüzdesini tahmin etmekte kullanılan en kolay yoldur. Bu kaideye göre; baş ve boyun toplam vücut alanının % 9’unu, kolların her biri % 9’unu, gövde ön yüzü % 18’ini, gövdenin arka yüzü % 18’ini, bacakların herbiri % 18’ini, tenasül organları % 1’ini meydana getirmektedir. Çocukların başları büyük, kol-bacakları nispeten küçük olduğu için yanık genişliğini tayin etmede daha değişik bir yanık şeması kullanılır.

Yanığın derinliğinin tayin edilmesi: Birinci derece yanıklar; genellikle uzun zaman güneşe maruz kalma, sıcak sıvılarla kısa zaman temasla ve gaz patlamaları ile meydana gelir. Ağrılı ve çok hassastırlar. Cilt kurudur, kızarıklık vardır. Bir haftada iyileşirler. Cilt hasarı çok sathidir.

İkinci derece yanıklar ise biraz daha derindirler. Şiddetli parlayıcı sıcaklığa (aleve) kısa zaman maruz kalmakla, çok sıcak sıvılarla temastan meydana gelir. Bu yanıklarda sıvı toplanır, oldukça ağrılı ve hassastır.

Üçüncü derece yanıklar: Alevler ve sıcak maddelerle uzunca müddet temas sonucunda meydana gelirler. Deri köseleşmiştir, kurudur. Ölü beyazı veya kömür gibidir. Yanığın şiddetinin tersine ağrı yoktur, çünkü sinir uçları da ölmüştür.

El-ayak, yüz yanıkları, solunum sistemi harabiyeti olan yanıklar olup % 30’un üstü ikinci derece yanıklardır. % 10’un üstü üçüncü derece olan yanıklar ise kritik yanıklardır. Bunlar bir yanık merkezinde tedavi edilirler.

0 Yorum:

Hakkında Bilgi - Teknoloji Hakkında Bilgi, Sağlık Hakkında Bilgi, Eğitim Hakkında Bilgi,Kültür Hakkında Bilgi, Sanat Hakkında Bilgi, Din Hakkında Bilgi, Türkiye Hakkında Bilgi, Yaşam Hakkında Bilgi, Bilim Hakkında Bilgi ve Hakkında Bilgi aradığınız birçok şeyi bulabileceğiniz blog sitesi..